Parktaki Mehmet
This weekend I have a lot of homework and one assignment is to write a story in Turkish using the most recent grammer we have learned during the passed few weeks. I decided to publish the unedited version, uncorrected by the teacher, and I must say I am very proud of it. Two months ago I would never have been able to produce anything half as good as this. As there currently is no English translation available, you can consider this a bonus for the small yet important Turkish speaking part of my readers. As another bonus I attached a fotograf taken from the astonishing height of the Galata Tower. Enjoy!
Dört ay önce Mehmet adlı bir adam Stokholm'un en güzel parklarından birisinde yürüyordu. Sonbahar yeni gelmişti ve her zamanki gibi Mehmet evden bir gezinti yapmak için çıkmıştı. Parktaki güzel kuşları izlerken bir dilek Mehmet'in aklına geldı. 'Keşke uçabilsem' diye düşündü. Birdenbire Mehmet sakat bir yaşlı adamı gördü. Yaşlı adamı bir tekerlik sandalyede oturuyordu ve mutlu olduğu yüzünden belliydi. Mehmet hemen utanmaya başlayıp 'Allah allah. Ne biçim insanım ben? Karşımdakı insan yürüyemiyor ve ben uçmamamdan memnun değiliyim' diye düşündü. Mehmet adama yaklaşıp para vermek için pantolonundan cüzdanını çıkartıp 'Merhaba Abi' dedi.
- 'Merhaba evladım, nasılsın?'
- 'Çok şükür Abi. Merak ediyorum ama. Her gün bu parkta gezinti yaparım ama sizi hiç görmedim.'
- 'Evladım, epeydir burada oturarak kuşların cıvıldmasını dinleyerek düsünüyorum.'
- 'Peki ne düşünüyorsunuz Abi?'
- 'Şansımı düşünerek Allah'a beni doğurduğu için teşekkür ediyorum. Evladım, mutluluğun şırrı memnun olmaktır. Bunu anlıyorsan başarılı olursun.'
Mehmet birdenbire arkasındankı ağacından bir ses duyup döndü. Şahane bir kuş güneşe doğru uçuyordu.
'Peki Abi...' dedi ama döndükten sonra sakat adamı yoktu. Mehmet şaşırıp çevresine baktı ve 'Keşke sakat adam gibi olsam' diye düşündü.
Son
Dört ay önce Mehmet adlı bir adam Stokholm'un en güzel parklarından birisinde yürüyordu. Sonbahar yeni gelmişti ve her zamanki gibi Mehmet evden bir gezinti yapmak için çıkmıştı. Parktaki güzel kuşları izlerken bir dilek Mehmet'in aklına geldı. 'Keşke uçabilsem' diye düşündü. Birdenbire Mehmet sakat bir yaşlı adamı gördü. Yaşlı adamı bir tekerlik sandalyede oturuyordu ve mutlu olduğu yüzünden belliydi. Mehmet hemen utanmaya başlayıp 'Allah allah. Ne biçim insanım ben? Karşımdakı insan yürüyemiyor ve ben uçmamamdan memnun değiliyim' diye düşündü. Mehmet adama yaklaşıp para vermek için pantolonundan cüzdanını çıkartıp 'Merhaba Abi' dedi.
- 'Merhaba evladım, nasılsın?'
- 'Çok şükür Abi. Merak ediyorum ama. Her gün bu parkta gezinti yaparım ama sizi hiç görmedim.'
- 'Evladım, epeydir burada oturarak kuşların cıvıldmasını dinleyerek düsünüyorum.'
- 'Peki ne düşünüyorsunuz Abi?'
- 'Şansımı düşünerek Allah'a beni doğurduğu için teşekkür ediyorum. Evladım, mutluluğun şırrı memnun olmaktır. Bunu anlıyorsan başarılı olursun.'
Mehmet birdenbire arkasındankı ağacından bir ses duyup döndü. Şahane bir kuş güneşe doğru uçuyordu.
'Peki Abi...' dedi ama döndükten sonra sakat adamı yoktu. Mehmet şaşırıp çevresine baktı ve 'Keşke sakat adam gibi olsam' diye düşündü.
Son
Kommentarer
Postat av: Mamacin
Merhababa benim sevgili oglum Benjamin! Som vanligt berättar du dina historier mycket bra och har lyckas få med djupet i dem, även i det turkiska språket som jag gillar att läsa. Din pappa brukar hjälpa mig att översätta dina engelska texter. Det var riktigt roligt att jag kunde översätta parktaki Mehmet åt din pappa för en gångs skull. Vad snabbt du har lärt dig turkiska språket. Du ska veta att vi är riktigt stolta över dig våran älskade son.Vi saknar och älskar dig.
Trackback